Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 13°C
Yağmurlu
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cts 19°C
Paz 20°C
Pts 21°C
Sal 23°C

Egemen Urhan gidecek, şampiyonluk gelecek!

A+
A-
12.11.2017

Bir futbol takımında işler kötü gitmeye başladığı zaman tüm gözler ilk olarak takımın başındaki teknik adama çevrilir. Peki ama bu doğru mudur?

3. Lig 2. Grupta mücadele eden Muğlaspor ligin 12. haftasında kendi sahasında çok kötü bir oyun sonrasında Van Büyükşehir Belediyespor’a 2-1 mağlup oldu ve doğal olarak mağlubiyetin faturası da takımın başındaki isim Egemen Urhan’a kesildi. Kulübe yakın pek çok insan ve taraftarlar özellikle Egemen Urhan’ın oyuncu rotasyonunu eleştirmekte ve tabir-i caizse Hoca’nın “kellesini” istemekteler! Bu istekler haklı mıdır değil midir bunu analiz etmeden önce Egemen Hoca’yı tanımakta fayda var;

Egemen Urhan kimdir?
Egemen Urhan 35 yaşında, genç, pırıl pırıl bir futbol adamı. Çok parlak futbol kariyeri olmasa da, Muğlaspor’da da top koşturmuş bir isim. Antrenörlük yaşantısına da yine Muğlaspor’da başlamış ve Anadolu Bağcılar, Tokatspor ve Batman Petrolspor’da profesyonel takım antrenörlüğü dışında pek çok BAL takımında teknik sorumlu sıfatıyla görev almasının yanı sıra yine Muğlaspor dahil pek çok takımda gençlik gelişim sorumlusu olarak da çalışmış biri. Yani genç yaşına rağmen futbol antrenörlüğü konusunda tecrübeli sayılabilecek bir isim. Yarım sezon görev yaptığı Batman Petrolspor’dan sonra sezon başında profesyonel takım antrenörü olarak Muğlaspor’la anlaştı ve resmiyette 69 yaşındaki Mustafa Yağcı takımın teknik sorumlusu olarak görünmesine rağmen, sezon başından beri kulübede yine Egemen Urhan vardı. Evet, bir takımın teknik sorumluluğunu üstlendiyseniz eğer “sahada” olup bitenin hesabı sizden sorulur. Peki futbol sadece sahada mı oynanır?

Kulüpte ciddi sıkıntılar var
Muğlaspor’da da pek çok futbol kulübünde olduğu gibi maddi sorunlar ilk sırayı alıyor. Son dönemde dedesinin elinden tutup stada maç izlemeye gelen 10 yaşındaki çocuklar bile sahadaki kötü oyunu görüp “futbolcular 3 aydır maaş alamıyorlarmış, onun için oynamıyorlar!” diyorsa sorun gerçekten büyüktür. Bunun yanı sıra Muğlaspor’un taraftar grubu 48 Gençlik’in hafta içi yaptığı kamuoyu bilgilendirmesinde de kulübün ciddi ekonomik sıkıntı içinde olduğu resmen ayyuka çıkmış oldu. Söz konusu açıklamada; kulübün maddi sıkıntıları aşmak için şirketleşme yolunda olduğu ifadesine yer verildi. Evet profesyonel spor bu işten para kazananların, yani mesleği profesyonel spor olup evine bu işten kazandığı parayla ekmek götürenlerin yeri. Ancak şahsım adına söylüyorum ki, maaşını alamamak sahada futbol için yapılması gerekenlerin bilinçli olarak yapılmamasını haklı kılmaz! Eğer profesyonel sporcu olarak kulüple bir mukaveleye imza atmışsan iki tarafın da karşılıklı yüklendiği edimler vardır; kulüp oyuncuya maaş, prim, vb. ödemeler yapmayı taahhüt ederken, oyuncu da sahada profesyonel sporcu olmanın gereklerini yerine getirmelidir. Kulüp maaşları ödemiyorsa ya gider noterden ihtar çekersin, ya da kulüp yönetimiyle oturur konuşur sözleşmeni feshedersin. Kaldı ki bu takımda sadece Polat’ın, Alican’ın, Berkay’ın, Emre’nin, vs. vs. mi maaşları ödenmiyor? Kaleci Barış maaşını tam olarak aldığı için mi her maç kalesinde devleşiyor, Ramazan’a maaş haricinde ekstra prim mi veriliyor da her maçta sahanın en çok koşan ismi oluyor? Maaşların ödenememesi çoğu zaman aşılamayacak bir sorun değildir; en kötü ihtimalle mevcut yönetim gider, ekonomik açıdan daha güçlü bir yönetim gelir ve tüm alacaklar ödenir. Bu nedenle, hele ki profesyonel sporcular için, maaşların ödenememesi başarısız sonuçların bir bahanesi olamaz, olmamalıdır.




Ya yönetirsin ya da gidersin
Yaklaşık 3 aydır Muğla’da yaşıyorum ve kulüp yönetimini çok fazla tanımıyorum. Ancak Muğlaspor’un bu sezon iç sahada oynadığı -hafta içi saat 15.00’da Ziraat Türkiye Kupası’nda oynanan Etimesgut Belediyespor maçı hariç- tüm maçlara gittim, hatta taraftarı tanımak adına tüm tribünlerde maç seyrettim. 8. haftada oynanan ve 2-0 kazanılan Yeşil Bursa maçından sonra 48 Gençlik tribünü protokol tribününde oturan Başkan Haluk Beyimoğlu adına tezahürat yapıp, 9. haftada oynanacak olan Anadolu Bağcılar deplasmanı için otobüs istedi. Taraftarın bu isteği tabi karşılanmadı ve takım o maçı 1-0 kaybederken üst üste üç hafta kazanma serisi de bozulmuş oldu. Yine şahsım adına söylüyorum ki; artık Türk futbolunda takım idmanına bir tepsi baklava alıp gelen yönetici görmek istemiyorum! İstanbul amatör futbolunda kendi cebinden çıkartıp takımın hesabına 1 milyon TL yatıran yönetici tanıyorum. Eğer sen bunu yapamıyorsan, çoluğunu çocuğunu bırakıp yeşil-beyaz aşkına 800 km yol gitmeyi göze alan taraftarına en azından bir otobüs ayarlayabilmelisin. Bunu da yapamıyorsan bence görevi bunu yapabilecek birine devretmek yapılacak en doğru şeydir. Bu hususta şunu da eklemeden edemeyeceğim; yine 48 Gençlik’in gayri resmi bir beyanında oldu gibi, “Biz Muğlaspor’dan prim yapanların değil, Muğlaspor’a prim yaptıranların arkasındayız”. Muğlaspor taraftarının yönetiminden beklentisi bu kadar net.

Muğla halkı takıma sahip çıkmıyor
Muğlaspor maçlarını Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne ait 7755 kişi kapasiteli Atatürk Stadyumu’nda oynuyor. Yine edindiğim bir bilgiye göre; Gençlik Spor İl Müdürlüğü stadın tüm kullanım haklarını Muğlaspor kulübüne teklif etmiş, ancak zemini doğal çim olan stadın bakım maliyetlerinin fazla olması sebebiyle bu teklif kulüp yönetimi tarafından kabul görmemiş. Stadın kale arkası tribünleri yok, zaten gerek de yok! Muğlaspor maçlarını ortalama 1000-1500 kişiye oynuyor. Protokol tribünün sağında kalan kapalı tribün 48 Gençlik’in mabedi ve her hafta yaklaşık 150 kişilik bir grup burada 90 dakika boyunca takımı ateşlemek için elinden geleni yapıyor. Ancak protokün solundaki tribünü “İngiliz futbol severler” oluşturuyor; bu tribün Muğlaspor taraftarlarından ziyade futbol seyircilerinin oluşturduğu bir topluluktan ibaret olup, 90 dakikayı sessiz sedasız takip edip maç sonunda yine aynı şekilde stadı terk ediyorlar. Protokol tribünün karşısında yer alan iki katlı açık tribün ise kozmopolit bir yapıya sahip. Açık tribünün alt katını “ganyan bayiinde mesaisini tamamlayan emekli tayfa” oluşturmakta ve yaş ortalaması 55-60 olan bu grup 90 dakika boyunca takımını desteklemek haricinde her şeyle meşgul; telefondan Ankara oyun havalarının da dinlendiği bu tribünde maçın başlama düdüğüyle birlikte saha içinde canlı cansız her şeye küfür edildiğinden, genelde maç sonunda tribündekiler maçın kaç kaç sona erdiğini çeşitli bahis sitelerinin mobil uygulamalarından öğreniyorlar! Açık tribünün üst kat orta bölümü alt katın genç versiyonunu oluştururken, açık tribünün kenar kısımları ise o an maça gitmekten başka yapacak bir sosyal faaliyet bulamayanlardan oluşmakta. Hal böyle olunca Muğlaspor evinde bile misafir takım gibi oynamakta! Bu noktada ayrıca şunu belirtmeliyim; ben ki 3 aylık Muğlalı, anam başka memleketten babam başka memleketten, yani kısaca el evladı, daha Muğlaspor’un ligdeki bir tane iç saha maçını kaçırmamışım, ama gelin görün ki -Fenerbahçelisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı- her gün iş yerinde, okulda futbol konuşan Muğla’nın has evlatları kendi şehirlerinin takımlarını desteklemeye üşeniyorlar! Maalesef bu şehirde futbol gerçekten tam anlamıyla futbol değil!

Kim gelirse Muğlaspor şampiyon olur?
Yukarıda saydığım tüm sebepleri görmezden gelelim ve hep birlikte Egemen Urhan kötü hocadır diyelim(!) Peki tüm bu koşullar altında Muğlaspor’un başına kimi geçirirsek takım şampiyon olur? Cevabı yine ben vereyim; hiç kimse bu takımı şampiyon yapamaz! Takımın potansiyeli ortada; aslında bunu Egemen Hoca’nın gitmesini isteyenler de biliyor ve sezon başında kiminle konuştuysam “bu sezon ligde kalalım yeter” diyorlardı. Takımın en kariyerli oyuncusu Berkay Günay, O da tribünler tarafından ve haklı olarak “istenmeyen adam” ilan edilmiş durumda. Çünkü profesyonel bir sporcu her şeyden önce kendine bakmakla yükümlüdür. 10 numaralı formayı gururla giyen Berkay’sa adeta geçmiş kariyerinin arkasına saklanmış, aldığı fazla kilolarıyla barışık şekilde yaşamına devam ederek, sahadaki ağır hareketleriyle tribünlerin saç baş yolmasına sebep olmaktadır! Bunun en bariz örneğiyse 1461 Trabzon maçıdır; tabir-i caizse maçta atılan 2. golün sevincini arkadaşlarıyla yaşamak isteyen ve kendi sahasına doğru hareketlenen Berkay ancak bu golden 9 dakika sonra atılan 3. golün sevincine yetişebilmiştir! Geçen sezon fırtına gibi estiği söylenen Ender kupada oynanan Aydınspor ve 1461 Trabzon maçları dışında sahada “yok” gibidir! Sol bek Polat neredeyse her maç açık tribünle ağız dalaşına girerken, stoperler Alican ve Erhan bir türlü istikrarı yakalayamamış durumdalar! Şimdi bu takımı kim şampiyon yapacak? Çok uzağa değil, Muğla merkeze 2 saat uzaklıktaki turizm cenneti ilçemiz Fethiye’ye bakalım; geçen sezon şampiyon olup 2. Lig’e yükseldiler. Takıma Yiğit Gökoğlan gibi Süper Lig kariyeri olan bir oyuncuyu ve daha da önemlisi Hüsnü Özkara gibi kariyeri tartışılmaz bir hocayı getirdiler. Her maç asgari 3500-5000 kişilik tribünlere oynuyorlar ve özellikle Apaçi taraftar topluluğu 90 dakika boyunca rakip takıma tezahüratlarıyla sahayı dar ediyor. Peki nedir bu takımın durumu? Fethiyespor 12. hafta sonunda 2. Lig Beyaz Grupta sadece 2 galibiyet alabildi ve topladığı 10 puanla 14. sırada, yani sondan 4. sırada ve teknik sorumlu Hüsnü Özkara yönetim tarafından görevden alındı. Muğlaspor ise 12 hafta sonunda 4 galibiyet aldı ve 16 puan topladı. Şu an ligde 10. sırada bulunan Yeşil-Beyazlı takım liderin 8, play off grubunun ise 6 puan gerisinde ve bu sezon Van Büyükşehir Belediyespor karşısında 2-1 yenilerek ilk iç saha mağlubiyetini aldı. 10. sıradaki Tirespor’un grup lideri Diyarbekirspor’u 4-0 yendiği ve liderlikten ettiği bir ligden bahsettiğimizi de unutmamalıyız. Yani henüz her şey bitmiş değil ve bu takım buralara kadar Egemen Urhan’la geldi. Bu nedenle kötü futbol ve sonrasında alınan tek bir mağlubiyetle Hoca’nın ipini çekmek doğru değil.

Bundan sonra ne olmalı?
“Dere geçerken at değiştirilmez” demiş büyüklerimiz. Hele ki seçtiğiniz at “yüzmeyi” biliyorsa… Egemen Urhan Muğla’nın kendi öz evladıdır ve şu saatten sonra getirilecek hiçbir hocanın Egemen Urhan’dan daha başarılı olabileceğine şahsen inanmıyorum. Ancak takımın hedefleri doğrultusunda ligin devre arasında mutlaka oyuncu takviyesi yapılmalı. Kesinlikle iyi ve tecrübeli bir veya iki stoper, bir sol bek, bir 10 numara ve bir santrafor alınmalı. Yönetim yeni projeler geliştirmeli, ciddi sponsorluk anlaşmaları için çaba göstermeli ve kulübe daimi gelir kaynakları yaratmanın yanı sıra tribünlere taraftar çekebilmek için kamuoyu oluşturmalıdır. Tribünlerdeki “seyircilerin” de “taraftar” kavramının anlamını özümseyip, galibiyette olduğu gibi mağlubiyetlerde de takımının yanında olması gerekmektedir. Başarı ancak bu şekilde gelir, Egemen Urhan’ın “kellesini” almakla değil!

Tüm Yeşil-Beyaz sevdalılarına futbol dolu günler diliyorum.

Ulaş Bütüner


YORUMLAR

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

error: İzinsiz kopyalanamaz!