Dolar 32,3787
Euro 35,0516
Altın 2.326,54
BİST 9.076,20
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

TFF her Antrenörü Fatih Terim gibi zannediyor

A+
A-
27.11.2020

Türkiye Futbol Federasyonu’nun Futbol Gelişim Direktörlüğü, Çocuklar ve Genç Oyuncular İçin “Pandemi Dönemi Futbol Rehberi” başlıklı bir çalışma hazırladı. Ön sözünü TFF İcra Kurulu Üyesi Hamit Altıntop yazmış.

Hamit Altıntop, “Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu olarak, içinde bulunduğumuz zorlu pandemi sürecinde tüm gelişmeleri dikkatle takip ederek, en doğru kararları alabilmek için olanca gücümüzle çalışıyoruz” ifadesini kullanmış.

Çalışmanın ikinci ön sözünü yazan TFF Futbol Gelişim Direktörü Oğuz Çetin, son zamanlarda aşina olduğumuz bir cümle ile başlamış, ‘Hükümetimiz…’ demiş Oğuz Çetin; “Hükümet ve konuyla ilgili kurumlarla koordineli çalışarak futbol ailesini pandemiden korumak için yoğun bir çaba harcıyoruz” şeklinde durumu özetlemiş. Yoğun çabadan kastını pek anlamadım ancak hükümet ile koordineli kısmı çok doğru olmuş.

Türkiye’de Üniversiteler her yıl binlerce genç insanı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarından mezun ediyor. Siz, TFF yönetiminde BESYO mezunu olanı gördünüz mü? Ya da 3 büyük kulüp ile diğer profesyonel takımların hangilerinde Spor Yüksekokulu mezunları görev alıyorlar? Saysanız bir elin parmaklarını geçmez…

Türkiye Futbol Federasyonu’nun statüsüne bakınız, “TFF’nin görevi futbolun gelişmesini ve yurt sathına (geneline) yayılmasını sağlamak. Futbol alanında faaliyet gösteren kişilerin menfaatlerini korumak; Futbolu geliştirmek amacıyla amatör futbol spor kulüp ve federasyonlarına her türlü ayni (mal veya hizmet olarak verilen) ve nakdi yardımda bulunmak.” diye açıkça yazılmış. Sizce TFF statüsüne uygun mu davranıyor?

Yer fıstığı yerine Ayvayı yesek olmaz mı?
Marmara Üniversitesinden Doç.Dr. Mehmet Özçağlayan, TFF’nin teknik direktör eğitmen kadrosundan Nur Mustafa Gülen, TFF Futbol Gelişim Direktörlüğü Proje ve AR-GE Koordinatörü Erden Or, Türkiye Kadın Millî Futbol Takımı Teknik Direktörü Necla Güngör Kıragası gibi isimler çok faydalı bilgiler ile yayına katkıda bulunmuşlar. Acıbadem Grubundan olan, TFF Milli Takımlar Diyetisyeni Şengül Sangu Talak’ın ‘Pandemi Sürecinde Sporcularda Sağlıklı Beslenme’ başlığı ile verdiği bilgiler çok etkili olacaktır ama imkânı olana…

AR-GE yazınca aklıma geldi. Araştırma ve Geliştirme anlamına gelen AR-GE’den başka bir de Resmi Kurumlarda çok kullanılan APK vardır. Açılımı, Araştırma Planlama Koordinasyondur ama ben o birime Atık Personel Kadrosu diyorum. Yani ‘iktidar değişti, sen diğer parti zamanında terfi ettin, çok da hizmetin olmuş ama artık biz geldik. Seni APK Bürosuna verdik derdik. Önüne sürekli denetlenen bir bilgisayar koyarlar, bir de dinlenen telefon… Daracık bir odaya sabah gelir akşam gidersin. Şansın varsa klima verirler ama iş vermezler, sakıncalı piyade muamelesi görürsün. Bu millete hizmetin geçmiştir, Allah rızası için çalışıp, başarılı hizmetlerin olmuş, devlete sadık bir Bürokrat olarak yıllarca emek vermişsindir ama APK personeli olursun. Zoruna gider ama susarsın… Yanına önce laf taşısın diye müzevir birisini verirler ama o kişi, “yahu beyler, bu adam beni de etkiledi, çok dürüst birisine benziyor” dediği an o söz taşıyıcı gider yerine yine senin gibi hizmeti geçmiş düzgün bir APK personeli koyarlar.

Diyetisten Şengül Sangu Talak, Pandemi Dönemi Futbol Rehberinde çocuklara günlük 3 ana öğün ile 2-3 ara öğünlü bir beslenme planı öneriyor. 2 tam ceviz veya 10 çiğ fındık veya 10 çiğ badem veya 15-20 adet yer fıstığı veya şekersiz fıstık ezmesi tavsiye ediyor. Migros’ta satılan Funny Nutsu marka mı olsun yoksa BİM’de satılan Amigo marka mı olsun? Muz, çilek, kivi, çekirdeksiz siyah üzüm ve hurmaya hasret kaldık. Ayvayı yesek olmaz mı? Hem Ayva A ve C vitamini bakımından zengindir. Amatörlerin son durumuna da uygun bir meyve olarak reyonlarda canlı duruyor.

Bilimsel düşünce ve bilimsel araştırma olarak baktığınızda TFF’den gelen tavsiyeler iyi güzel de, futbol emekçileri çocuklarına ekmeği zor alırken bunları nasıl tedarik etsin? TÜFAD İstanbul Şubesinin Antrenörlere yaptığı ve kişi başı 800 TL’ye varan yardım kampanyası sigara ve alkollü içecek satılmadığından dolayı BİM marketlerini kapsıyordu. Başkan’dan rica etsek bir yardım kampanyası daha yapar mı?

Asıl merak ettiğim, bu yazılanları biz mi alacağız yoksa TFF kapımıza mı bırakacak? Zira evden çıkarken yanımıza maske almayı unutmuyoruz da cebimize para koyamıyoruz çünkü Türkiye’de 10 aydır amatör ligler oynanmıyor… Sadece İstanbul’da iki bin faal Antrenör var. Yine sadece İstanbul’da faal futbol kulübü sayısı sekiz yüz civarında, futbolcu sayısını siz hesaplayın. Türkiye Futbol Federasyonu her Antrenörü Fatih Terim, her futbolcuyu da Cenk Tosun mu sanıyor, istediklerini alabilsinler, lüks içinde yaşasınlar. Futbolculara ‘günde iki saat yüzün’ önerilerine ise gülüp geçiyoruz.

A Millî Teknik Direktörümüz Şenol Güneş, medya kuruluşlarının sorumlularıyla gerçekleştirdiği toplantıda, “Pandeminin tüm dünyayı yoğun bir biçimde etkilediği bu zor dönemde, halkımızın mutsuzluğunu gidermek için Macaristan maçını kazanmayı çok arzu etmiştik ama maalesef sonuçta hem onları hem de kendimizi üzdük” dedi. Hocam,  halkımızın mutsuzluğunu gidermek için en üstteki Antrenörümüz olarak yapabileceğiniz başka işler de olabilir. Meslektaşlarınızın dertlerini TFF Başkanına aktarmak gibi…

İş bilen yönetici kurumunu da tanımalı
TFF genelde kitabın ortasından yazdırıyor, bilim insanları raporları ve makaleleri kaleme alırken çok başarılıdır ancak veri toplamak ve problemleri tanımlamak iletişim gücünün etkili olmasına bağlıdır. Misal vereceğim; Ben sokakta her şeyi besbelli görebilirim ancak makaleye aktaramam. Covid-19’un nasıl yayıldığını ben bilim adamlarına iki tane park ile 3 mahalleyi gezdirerek kolayca izah ederim. Alınacak önlem de bellidir. Halı sahaları kapatmak önlem değildir. Antrenörlerin ve futbol camiasının sorunlarına da her gün onlarca futbol adamı ile bire bir görüştüğüm için vakıf olurum. Bir olay anlatacağım: 11 sene önce iktidar sahibi güçlü bir idareci, Üniversitede Doçent Doktor olan inandığı kişiyi yanına çağırır, “Hoca, seni 2 ay sonra şu Kuruma Genel Müdür tayin edeceğim. Sana 2 ay önceden söyledim, hazırlığını ona göre yap” der. İyi bir yönetici olan Bilim Adamı Genel Müdür olacağı Kurumu tanır ama yönetim şeklini bilmediğinden, ‘bu Kuruma gideyim araştırma yapayım’ der fakat kapıdaki güvenlikçiyi geçemez. Sonra bizim Hoca, eline bir kitap alır, kafasına siyah bir ressam şapkası takar ve bu kurumun hizmet verdiği yerlerde 30 gün araştırma yapar. Soranlara da ‘kitap yazıyorum, sizin Kurumu yazacağım ama isim vermeyeceğim’ der. Bizim millet zaten içini dökmeye meraklı, başlarlar takır takır anlatmaya. Hatta mesai çıkışı şu kahveye gel bak ben sana neler anlatacağım diyen de olur. Çalışma şartlarının zorluğunu, maaşların geç yattığını ama Kurumun nakit gücünün olduğunu, maaşları yetmediği için ek gelir elde etme yollarını da kitap yazacak sandıkları müstakbel Genel Müdürlerine dürüstçe anlatırlar. Sohbetin sonunda uzatarak ‘Dayıııı’ der çalışan, racon kesercesine; Senin bu kitap iyi satarsa bizi de görmeyi unutma haa… diye uyarıda bulunur. Ama Hocanın aklında kendine anlatılan 3-4 husus yer eder. İdare bize karşı samimi olsun, kimseye iltimas geçmesin. Sahada olan ekibin iyi bir iletişim eğitimi alması lazım. Maaşlarımız gününde yatsın ve bizim diğer arkadaşlarımız ile bir araya gelmemiz lazım. Bu moral açısından önemli. Sendikayı da yaz Dayı, onlar hep güçlünün yanında dururlar. Bugün öyle yarın böyle derler, biz bunlara pek itimat etmeyiz. Bir de biz 3 kişi bir araya gelsek farklı anlaşılır ama halı saha turnuvası yapılsın ki hem spor yapalım hem de eski arkadaşlarımızı görüp zaman geçirelim… Hoca yöneteceği olacağı kurumu gelmeden çözmüştür. Gelir gelmez neşteri vurur ve 4 sene sonra aynı Kurumun en tepesine terfi eder.

Salon sporları sürerken, amatörler neden oynanmaz?
Sonuç itibarıyla, ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi Covid-19 hastalarının sayısı hızla artıyor, hayatını kaybedenlerin sayısı da buna eşdeğer oranda artıyor. Üniversiteler dâhil okullardaki eğitim-öğretim internet üzerinden bilgisayara bağlı olarak sürdürülüyor. 65 yaş üstü ve çalışmakta olmayan 20 yaş altı gençler için kısıtlamalar sürüyor. Sigara içme yasağı en mükemmeli… Sinemaları, AVM’leri, kafeleri ve kıraathaneleri anlarım da halı sahaları kapatmak nereden çıktı? İnsanlar iş yerlerine ulaşmak için toplu taşıma araçlarında sırt sırta yolculuk ediyor. İnsanlar, 2012 yılında İstanbulluları çok şaşırtan metrobüs reklamında olduğu gibi değil, ayakta tutunacak yer bulamadan yolculuk ediyor. Önce insanların yaşam koşullarını kolaylaştırmak gerekir, halı sahaları sonra kapatsaydınız. Türkiye’de salon sporları maçlarına devam ederken, Hentbol, Basketbol, Voleybol, Masa Tenisi ve diğer salon sporları sürerken, profesyonel ligler devam ederken amatör liglere Mart ayından bu yana ara vermek çok doğru bir karar mı? En azından Büyükler Kategorisindeki iki tane ligi kurtaramaz mıydık? Bilhassa BAL’ı kast ediyorum, Amatör maçların oynatılmaması sadece pandemi ile mi ilgili yoksa hep konuşulduğu gibi spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli bahis oyunlarının amatörleri kapsamaması bir etken mi?

Lig ertelenmedi, başlaması gecikti
Nihayetinde amatör futboldan geçinen insanların hali ortada. Devletimiz, Amatörler için Kısa Çalışma Ödeneği gibi bir imkân sunmalıdır. Türkiye’de 2019 yılı kayıtlarına göre 362 bin amatör sporcu var. Bunların 60 bini 17 yaşından küçük. Ve 362 bin kişiden sadece 5 bini profesyonel Kulüplerdeki futbolcular, 357 bini amatör camiaların sporcuları. Amatör Antrenörler, futbolcular, Hakemler, Saha Komiserleri ve futbolun diğer unsuru olan Kulüplerde çalışan görevlileri görmezden gelemeyiz. Bu insanlar 10 aydır evine ekmek götüremez haldeler. Kabul ediyorum, yaşamda öncelikler sıralamasında sağlık, mali unsurlardan önde gelir ve devletimizin almış olduğu Covid-19 önlemlerini tamamen destekliyorum. Bu zorlu süreçten en sağlıklı şekilde çıkmak ortak temennimiz ancak şunu da unutmayalım; Mevcut pandemi dolayısıyla işini kaybeden, yuvası yıkılan ve geçim sıkıntısı çeken çok futbolcu ve Antrenör biliyorum. Antrenör ve futbolcularında dayanacak gücü kalmadı. Futboldan geçimini sağlayan, çocuklarını okutan ve ailesine bakmakla yükümlü birçok Antrenör ve sporcu ile diğer pandemi mağdurlarına Devletimizin destek vermesini bekliyoruz.

TFF İstanbul’daki sahalar ile ilgili çalışma yaptı mı?
İçişleri Bakanlığı tarafından sıkça sorulan soruların cevaplandığı bir doküman yayınlandı. ‘Koronavirüs Salgını Yeni Tedbirleri ile ilgili Sıkça Sorulan Sorular’ bölümünde bir ibare dikkat çekici: ‘Amatör ligler ertelendiği için’ denilmiş… Burada bir hata var, TFF Yönetim Kurulu tarafından kamuoyuna, “Öncelikle başlatılması düşünülen BAL’a katılacak kulüplerin katılım formları Kasım ayında alınmaya başlanacak. Aynı şekilde büyükler kategorisinde en üst yerel lige katılacak kulüplerin vize-referans işlemlerinin de aralık ayında başlatılacak. Yine Aralık ayında, 2020-2021 sezonu Amatör Futbol Liglerinde Uygulanacak Esaslar Kitapçığı yayınlanacak. Ocak ayından itibaren de lisans, vize ve transfer işlemleri yapılmaya başlanacak” denilmişti. Lig ertelenmedi, başlaması gecikti. İçişleri Bakanlığı liglerin ertelendiği kanısına nasıl ve nereden vardı? Bakanlığa birileri eksik veya hatalı bilgi mi verdi?

Ocak ayında İstanbul başta olmak üzere tüm yurtta amatör maçlar başlayacak diye düşünelim. TFF, bu konuda yeterince hazırlık yaptı mı? Amatör Futbol Liglerinde Uygulanacak Esaslar Kitabı olayını geçtim, sahalar ne durumda? TFF’nin İl Temsilcilikleri, bağlı olduğu ilde sahaların futbola uygun olup olmadığını lig başlamadan önce denetlerdi, hatta bunun için önce Tertip Komitesi kurulur, Tertip Komitesi de seçim ile veya atama ile bir sezon için seçilirdi. Bu Komite lig öncesinde amatör liglerin statülerini belirler, lige katılacak takımlar tespit edilir, bunlar yapıldı mı? Kitapçık çıkmadan ligler başlamaz, hiçbir işlem yapılmaz. Nerede bu kitapçık? İstanbul’da sahaların durumu zaten ortada. Pandemiden önce bile çoğu bitik durumdaydı. Merak ediyorum, TFF İstanbul’daki sahaların şatlarını iyileştirmek adına bir çaba içine girdi mi? Bir çalışma olduysa bilmek hakkımız, yok olmadıysa neden olmadı? Belediyelerin kendi bütçeleri ile Spor Bakanlığının desteği ile yaptığı sahalardan söz etmiyorum, Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul’da hangi stadın soyunma odalarını, tribününü, zeminini onardı?  Saha denetlemesi deyince aklıma geldi. Geçtiğimiz sezonlarda Tertip Komitesinden iki kişi, yanlarına bir Hakem alarak bir sahaya denetlemeye giderler. Saha tamamdır sıra Hakem soyunma odalarına gelince bizim ekipteki Hakem, soyunma odasını küçük bulur ve Kulüp Başkanına, “Başkanım 3 tane hakem burada nasıl duş alsın, burası ufak” deyince Başkan “Ne diyorsun hoca, bu hakemlerin üçü de aynı anda mı duşa giriyor” diyerek herkesi şok eder…

İnsanlara boşuna umut verilmesin
Sonuç itibari ile salgının gidişatı korkutucu boyutlara ulaştı, ben Ağustos ayında konuşurken lig oynansın diyordum, şimdi bu durumda diyemiyorum ama TFF tarafından kesin bir bilgi verilmeli ki, insanlar muallakta kalmasın. Müphem açıklamaların kimseye faydası olmaz. Ligler oynatılacak ise Kulüplere bilgi verilsin, yok oynatılmayacak ise sezon iptal deyin herkes bilsin. İnsanlara boşuna umut verilmesin. İstanbul’da BAL takımları tesisler kapalı olduğu için idmanlara ara vermeye başladı, Süper Amatör Ligde 150 civarı takım var ama idman yapan takım sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. İstanbul’un Bölgesel Amatör Ligde takımlarından yarısından bir fazlası, kadrosuna transfer yaptı. İdmanlara başladılar sonra mecburen ara verdiler. Futbolculara peşinatlar verildi, ödemeler yapıldı, Antrenörlere maaşlar verildi. Ancak şimdi çoğundan ses yok. Kulüpler de bu belirsizlik nedeniyle mağdur oldu.

Ve son olarak Hakemler, BAL ve daha alt liglerdeki Hakemler bir sezondur maç yönetmiyor. Bu süreç Hakemleri de etkiledi. Zaten Türkiye’de yeterince iyi diyebileceğimiz hakem yok, bir tane iyi hakem bulunca hemen FİFA yapıyorlar. Amatör maç yöneten Hakemlerin ekseriyeti öğrenci. Onlarda bu süreçten olumsuz etkilendi ama çıkıp konuşamazlar. Hakem camiası, asker camiasına benzer, sesi çıkan kapıdan çıkmak zorunda kalıyor. Bir de adamı olan yürür, adamı olmayan adam olsa nafile…

Ali Kemal Demir

ETİKETLER:
error: İzinsiz kopyalanamaz!